-Birilerinin zaman içinde anladıklarını anlamaya başladığımı anladım.
-Kişinin içindeki acılardan ve yaralardan kurtulmaları için sadece kendilerine muhtaç olduklarını anladım.. Yaralarını sarmaları için başka hayatları dünyalarına buyur edenlerin hatalı olduklarını, tüm ilacın aslında kendinde olduğunu anladım(Ben bu hatayı yapmıştım).
-Büyümek için değişmek değil dönüşmek zorunda olduğumuzu anladım.
-Kendi kendini eleştirmeyen insanın yaptığı yanlışları bilmediği için ısrarla üst üste yaptığını anladım, bu noktada çevresindeki kişilerin bu kişiyi sarsıp kendine getirmeleri gerekebilir.
- Sevmeden yapılan her şeyin hayatı zulme döndürdüğünü anladım.
- Yaş ilerledikçe eğilip bükülüyoruz, çocukken dimdik yürürken sonrasında dik durmak bambaşka şeyleri ifade eder oluyor ve işin içine zorlamalar giriyor. Çocukken her şeyi olduğu gibi aldığımız için ve büyüdükçe hayatımızdaki her şey anlamından saptığı ya da yüklenen anlamlara ihtiyaç duymaya başladığı için anlam kavramımızın sarsıldığını, yaşadığımız "büyüme sancıları"nın sebebinin bu olduğunu anladım.
- Hayallerle yaşadığımız zamanları git gide tüketerek güzel hayat kavramımızdan çaldığımızı anladım. Artık dua edecek, hayal kuracak ve hatta SEVECEK zaman bırakmıyoruz kendimize.
-Kendimize sormaktan, alacağımız ya da veremeyeceğimiz cevaplardan ötürü, ölesiye korktuğumuzu anladım.
-Birilerini memnun etmeye çalışmaya başladığınız anda sömürülmeye başlarsınız, anladım.
-Ve asla, memnun edemezsiniz, onu da anladım.
- İnsanların başkalarını acımasızca eleştirebildiği, başkalarından kolaylıkla vazgeçebildiği, herkesin herkesi deli gibi incittiği bu dünyaya kendimizi hapsettiğimizi anladım. Kolay olana sığınarak şikayet etmek ve hayıflanmak, umutsuzluğa sığınmak, acımak ve acınmak ama asla bir şey yapmamak sadece birer YANLIŞ SEÇİMDİR, anladım.
- İnsan, insana muhtaçtır. Yalnızlık değil kendisiyle birlikte olmayı seven insanın mutlu insan olduğunu ama yalnızlığı severek kendini ona hapseden insanın gerçekten mutsuz insan olduğunu anladım.
- Ezberden kurulan ilişkiler, ezbere söylenen cümleler, ezberlenmiş şekilde sevmeler ve sevişmeler, ezbere gülmeler ve ezbere ağlamalar hayatımızda çok yer kaplar olmuş, anladım. Sırf biz öyle biliyoruz diye kendi kendimizi belli kalıplara sokmaya, belli sorumluluklar ile donatmaya ve bunları beceremediğimizde üzülmeye olan eğilimlerimiz artık hastalık boyutuna ulaşmış durumda. Olması gerektiği için değil, olmasını istediğimiz için olan şeylere daha çok hoşgörü duymayı öğrenmemiz gerek.
-Kimsenin duygularına saygımız yok, kendimizinkilere bile...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder