Dibine kadar önemsediğiniz birileri, sizi kendisi için yapılmış bir ürün gibi görmeyi bırakmazsa canınız çok acıyabilir. Mesela bir yıl boyunca duygularınızın ne denli güçlü ve ne denli özel olduğunu siz, hayattaki her şeyden daha emin olarak bilirken, sırf hayatınıza devam ettiğiniz için feci şekilde sorgulanır sadakatiniz.
Ulan, ne biçim iş bu!
Sevdim, dibine kadar. İlk defa sevdim hayatımda. İnan inanma arkadaş, sen inanmadınsa ben ne yapayım?
Hala da seviyorum al köpek gibi. Ne yapayım, ilişkim mahvoldu, güvenmek istedim güvenmeme ortam sağlamadı. Konuşmak istedim susturuldum. Ağlamak istedim can sıktım. İlişkiyi kurtarayım diye sokaklara vurdum kendimi, gecenin köründe ayağına gittim suratıma bakmadı. Ne annemin ne babamın ne ablamın sorunluluğu kaldı. En başta ben, bir numaralı hasta insandım. Sorunluydum. Çünkü anam babam mutsuzdu. Ablam ana baba istemiyordu. Ben de ailenin duygusal çökük evladıydım.
Ne yapaydım zor dönemden geçiyorsam, öldürse miydim mutsuz ebeveynlerimi.
Ben o kadar boşveremiyorum.
Sonra da bu ailede çocuk yetiştirmem ben diye bıraktı gitti beni. Sanki çocuk yetiştirecek kadar evlilik psikolojisine girmiş.
Şimdi benim namusluluğum falan hak getire.
Ne yaptımsa yetmedi arkadaş. Ne yapayım daha ben.
Tükenmiştim.. Yardım istedim, gitti başka hatunlarla iletişimini kaybetmemek adına gecenin köründe elin kızlarının evini ziyaret etti. Zihninde en az üç kez aldatıldım. Parmağıma yüzük taktı, sonra baskı duydu aldattı.
Ne bu ya!?
Bir yıl içinde yaptıklarımı silsin, beni terk edişinin üstünden geçen zamanda yaptığım bir şeye takılsın. Diyorum, eşşek gibi seviyorum, ama birlikte olmak istemiyorum, buna gayet hakkım var; çünkü ne zaman karşıma çıksa mahvoluyorum.
Bırak unutayım, bırak devam edeyim yoluma. Kötü an istersen nefret de et, ama hakkımı yeme, ah ederim..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder