20111123

Can.

Şimdi en dinlenesi şarkı, Teoman'ın Saat Üç'ü değil midir?

----

Bana kalırsa her birimizin anlamsızlığını keşfetmesi için geçmesi gereken aşamalar birbirine paralellik gösteren aynılıklar içeriyor. Her birimizin birbirimizden farklı olduğu fikrine kendimizi adapte edebilmemiz ve bu aşamada hayatta her şeyin salt bizim istediğimiz şekilde olmayacağını içselleştirebilmemiz için birkaç aynılık yaşamamız gerekiyor. Mesela çok büyük bir kayıp yaşamalıyız, mesela anne olmalıyız, mesela ailemizle aramız açılmalı... Aynılaşmaların farklılığımızı fısıldadığı dakikaları kaçırmalarımız belli bir süre sonra artık anlamalara eviriyor kendini galiba.


---

Sevgimi düşünüyorum. Sevgilerimi. Sevgililerimi. Baştan sona bir keşif süreci... Önce kendini. Dünyayı. Değer verileni. İnsanı. Şimdi sayıca tekil olmayan pek çok kadını aynı anda baştan çıkarabilirliğini elde tutan biri, eskiden beni baştan çıkarabilmişliğiyle hiç övünmüyordu. Şimdi var olmayan biri, eskiden varlığın kelime anlamıydı.

Zamanın hep kötüyü getirdiğine olan kesin inancımı derin şekilde sarsmış olan, zamanın ta kendisi.

Zaman, hep iyiyi getiriyor.


Şu ana kadar her ilişkiniz bitti. Muhtemelen şimdiki ilişkiniz de bitecek.


20111118

Beş tane ismi olsun insanın.
Beş tane günü.
Beş tane de yaşı olsun.
Beş tane parmağı varsa bir elinde
Ve bir ayağında
Toplamda yirmi parmağı
Aşağı yukarı da yirmi sekiz dişi varsa
Bu yüzden beş tane ismi olsun insanın.
Beş tane de günü.
Bir günü.
İki günü...
Beş günü.
Bir ismi.
Üç ismi...
Beş ismi.
Sırf iki kulağı var diye insanın
Sırf iki kaşı var diye
Ama iki gözü olduğundan değil
Sırf iki kaşı
Ve iki kulağı var diye.
Etti dört...
Üç günü olsun insanın.
Dört günü.
Beşinci günde beşinci adı olsun insanın.
Beşinci aşkı.
Beşinci ve ilk.
Tüm sevgilerini
Beş kere yaşasın insan.
Tüm hatalarını da
Tam beş kere tekrarlasın.
Bir kere iki kere değil
Üç kere hiç değil! Beş parmaklıdır insan.
Beş günü olsun insanın.
Beş tane de ismi.
Beş tane de kedisi...

esasen.

Yabani bir keyifle koşuyor ve uzaklaşıyordu insan kendinden. Doğadan. Yaşayan her şeyden. Yaşamayan tüm nesnelerden. Birliklerden ve düzinelerden ve ordulardan ve sayılardan ve tuşlardan ve kollardan ve serçe parmaklardan. Yabani bir huzurla uzak kılıyordu içi süt dolu beyaz bir İtalyan küveti düşünü kendinden. Kovduğu düşlerini yabani bir hırsla sevmemeye başlıyordu. Kendisine adadıklarını ve kendisini adadıklarını çok ayrı tutamadığı bir yerde durup dinleniyor ve dinlediği bir şarkıyı yabani bir tutkuyla söylüyordu. Sesinin güzelliği çınlatıyordu sessizliğini evrenin. Yalnızlığına koşuyordu yabani bir yadsımayla.

Bunu tüm usluluğuyla yaptı insan. Bunu, tüm sessizliğiyle, sakinliğiyle ve kendini yıpratmadan yaptı.

İnsanlığın evrimi, böyle gerçekleşti.
http://sabitfikir.com/elestiri/bizim-gulunc-kiymetsizligimiz
Birileriyle paylaşılan düşlerin günü geldiğinde gerçek olması, ama o düşleri paylaştığınız kişiyle değil de tamamen bambaşka bir kişiyle paylaşılan bir gerçeklikse sonradan gelen, nasıl bir tad bırakır ağzınızda?

Ben söyleyeyim:

Hayaller, kişinin en legal bencilliklerini tasarladıkları, yegane egemenlik alanlarıdır.

Ve hiçkimse, hayallerini yabancı tekillere adamamalıdır.


ütopya 2.

Ne ilginçtir şarkılar.. Her aynı şarkının her ayrı kişi üzerindeki etkisi o kadar ayrı ki..

Bu gecemi çalışmaya, okumaya, irdelemeye, bir saatten sonra da konuşmaya adadım. Konuşurken bir ben klasiği olarak, gözlerim doldu, gözlerimi sildim. Sonra güldüren insanlara güldüm, güldüren insanları sevdim, odama geçtim, pek bi' revaçta olan bir şarkıyı açtım dinledim..

Birey olduğumu hissettiğim sevgiliden ayrı geçirilen her ayrı zaman biriminde keyfi, mutluluğu ve huzuru, gönül rahatlığını, özlemekten uzak olan pek çok hissi, dokunmak arzusundan da uzakta bir şekilde, salt kendimle olduğum anlarla birleşmişse, seviyorum.

Şu güne kadar yürekten bir "seni seviyorum" demediğim sevgilime, bu gece de seni seviyorum demeyeceğim ve demek zorunda olmayacağım ve demek istemeyeceğim için mutlu hissettiğim şu anda, duyduklarım ve dinlediklerim ve anladıklarım ve anlamlandırdıklarım bana yeni eylemler türetme kararı aldırdı..

Hiç kimsenin hiç kimseye sevgisini dillendirmek zorunda olmadığı, artık kendi içlerinde terimselleşmiş sözde aşk kavramlarını kendinden uzak kıldığı, gerçeklikle mutlu olmayı başardığı ve var olmayan her şeyden uzakta bir inzivaya çekileceği bir ütopyam var.

20111103

Hurts - Sunday

Birilerini tüm varlığınla sevdiğini fark ettiğin an, ölüme en yakın olduğun ve ölümü en az düşündüğün andır. Çünkü o sevgiyi fark ediş anın, salt mutluluk ve salt salaklıktır. Aşk oyunu denilen şey, salakçılık oyunudur. Bile bile girilmeyen bir yolda, bile bile kaybolmaktır. Bile bile kendini, kaderini ve bedenini birine teslim ettiğinde, bunu tümüyle kendi isteğinle ve tümüyle duygunla yaptınsa, bil ki her şey birgün bok olacaktır. Ama sakın yapmamazlık etme, bok olmasına daha vardır çünkü. Ve o boka giden yolda, her şey yaşanacaktır. Boku geçinceyse, çok daha azı kalacaktır yaşamalık. Tüketilen bir tatlı değildir sevgi, hainlik etmemiştir hiçbir sevgili sevilene. Herkes herkesi sevebilir de aslında. Çok sevmektir sıkıntı yaratan. Şimdi böyle derim de, önceden, beni benim sevdiğimden daha mı az seviyor diye düşünerek çıldırabilecek kadar salaklaşmıştım. Kendi ellerimle yıktığım bin tane putu unutup birkaç günde bir tanesini yaratırsın da sonra tüm ibadetlerini ona eder, tüm kurbanlarını ona sunarsın. Ne komik ve ne yazık.


muck.

Gece gece içilen sade türk kahvesinin ardında çekildiğim odamda mırıldandığım şarkının NİL- AKBABA olması çok acınası değil de nedir.

Evet, güldüm.

İdil, okuyorsan, iyi geceler..


mey.

Biri 1994'te biri 2010'un ilk gecesinde çekilmiş iki fotoğrafı yan yana getirdiğimde değişen bir şey göremiyorsam kendimi sevmemem için hiçbir nedenim yok demektir.

Kimseyle konuşacak, kimseyle yazışacak, kimseyi sevecek, kimseyle sevişecek, kimseyle dertleşecek, kimseyle geyik yapacak, kimseye süslenecek, kimseyle tartışacak, kimseyi sevecek, kimseyi önemsemeyecek, kimseye sığınacak ve kimseye saldıracak halde olmamam da üzmüyor beni. Zaten kendimi de seviyorum. Mutsuz da değilim yemin ederim.

Sadece, hissetmiyorum.

Hissizim.

Sevmiyorum.

Kendim dışında hiçbir varlığı, kedimi dahil, annemi dahil, yatağımı dahil, lifimi dahil.

Sevmiyorum.

(Şarabı seviyorum ama. Şarap alınmasın.)
Siz kendi yolunuzdan kendiniz çekildiğinizde ardınızda size ve gölgenize bakakalacak kimsenin olmaması iyidir. Siz kendi kendinize şarkı söyleyerek yalnız bir yolda korkmadan ve hele ki gece ise yürüyebiliyorsanız dünyayı siklemeden, belli bir miktar aşmış sayılabilirsiniz evet. Ama siz kendi yolunuzu terk etmek istiyorsanız, önce kendi yolunuzu çizmeli ve inşa etmelisiniz. Evet, yapılması gereken bu. Daha fazla para kazanmak için, daha fazla para harcamak. Gerçekten de. Çok mantıklı...

İzleyiciler