20110410

İyiliğin sonsuz hali yoktur. Kişi kendini iyi etme gücünü sömürmek durumunda bırakıldığında hiç düşünmeden yapmalıdır bunu...

Gün içinde erken uyanıp kütüphaneye gittim. Cennetimde okuyarak ibadet halindeydim, arkamda fısıldayan dersçalışangiller bile sorun olmadı. Rahatladığımı, gitgide daha da iyi hissettiğimi fark ettiğim anda önümüzdeki dokuz ay adına kafamda bir B planı geliştirdim. Kısacası her şey olabileceğinden de iyiydi, ben çok mutluydum, keyifliydim, beni evde keyif anlarım için bekleyen anne yapımı tatlılar ve bir dolu kahve beklemekteydi, hala günün başındaydım ve yapmak istediklerimin tümünü yetiştirebilecektim.

Sonrasında olması gereken oldu ve geçmişe kurtarıcı rolünü kendimi bürüyüp gömmemekte ısrarcı olduğum adı eski kendi mevcut kişiyle iletişime geçtiğimde, görüşmekte olduğum başka birinin varlığını kesin olarak dillendirdiğimde karşımdaki insan beni öldü bil diyerek kendi kendini geçmişe gömdü çıkmamacasına.

Nedense sonrasında kendimi kötü hissettim, belirtmeliyim. Kendimi suçlama eğilimim biraz hastalıklıdır benim.. Herhangi birini kırmak istemem; fakat biri beni kırmışsa otomatik olarak buz kesilir ve bu insana karşı bütün samimiyetimi ve ilgimi keserim. Çoğunlukla görüşmeyi de keserim çünkü çok bellidir sevdiğim veya sevmediğim. İyiysem de çok belli ederim kötüysem de. Zorlayamıyorum kendimi kısacası..

Şimdi vakt-i zamanında hayat boyu seveceğime kendimce inanmış olduğum, çok özel şeyler paylaştığım, bir taraftan dostum bellediğim birine karşı gerçekten çok az seviyeye inmiş hislerim, onun kalbini kırdığında ve daha da önemlisi ben kendimi onun yerine ne zaman koysam kendime olan kızgınlığım büyüdükçe büyüyor...

Neden bilmiyorum; ama bunu benden başka kimse de yapmıyor! Yani mesela, bugün sordum ona, "ben seni yanımda istediğim zaman nerdeydin?" diye, o esnada kendini iyileştirme çabalarındaydı. Ben acının doruğundayken o arkadaşlarının kendisiyle tanışmasını istedikleriyle deneme sürüşündeydi.. Birinden birine ilgisi düşündüğünden ileri boyutta olsaydı ve şu an onunla güzel bir ilişkisi olsaydı ben nasıl hissederdim bilmiyorum; ama eminim ki artık bundan öncesi kadar canım yanmayacak. Bir nevi savunma mekanizması bu: İstesem de istemesem de acıtamıyor beni varlığıyla soğuduğum zaman kişiler. Bir nevi çok sağlıklı ama bir anlamda garip; çünkü başkasının beni incitmesinin eksiğini ben kendimi acıtarak kapatıyorum bu şekilde; ki işte sağlıksız olan da bu.

Neyse, sonrasında bir müddet istediklerimi yaptım: Keyif, televizyon, Carnivale, kahve, atıştırma, müzik, kitap falan.. Uyudum biraz ağlayıp, iyi geldi.

Yarın son sınavdan bir önceki sınav var.. Artık aramayı ve sormayı düşünmüyorum onu. Mademki zarar görmekte, mademki benim de sorumluluk duyduğum birisi var.. Herkes benim görüşlerimi paylaşamaz ki. Herkes farklı çünkü. Ben her zaman unutabildim çünkü acımı asla kısmadım. Zamanı geldi dolu dolu acı çektim, zamanı gelince de rahat bir nefes alıp arkadaş kalabileceğimi fark ettim. Bu defa çok daha değerli bir dostumu çıkarttım hayatımdan.

Sadece şunu anlamıyorum: Nasıl oluyor da kişi hep bir şeyleri vaktinden sonra yapabiliyor? Bende de var aynı hata. Anlatmamam gerekenleri anlatıp sonrasında pişmanlık duyabiliyorum. Ama bu daha başka bir şey.. Önce yok, olmuyor deyip telefonla terk edip sonra üzerinden bir yılın yarısı boyunca zaman geçtikten sonra, kısacası köprünün altından akan sulara aldırmadan, her şeyi halledeceğine ama tek sorunun benim hayatıma başkasını almak olduğuna nasıl inanabilir ki?

Durduk yere olmuyor hayatta hiçbir şey: Etkisiz tepki yok. Bugün hissettiklerimin çok sağlam bir altyapısı olduğunu biliyorum. Tek sorunum "hatırlayamamak". O hisleri unutuyorum. O saflığı. Bir anlamda salaklığı.

Ait olma arzusunun yoğunluğu hali. Aidiyet salt bedenen değil, hatta tam tersine, tamamiyle manen. Çok seviyorum'cu tavırlar. Büyük harflerle seslenmeler: AŞKIM.

Kendini bırakıp onu düşünmeler. Neden, kim için, değer mi?

Kişi değerini kendisi sömürüyor.

Bugün olduğum yerde, olduğum anda mutluysam bu kendi eserim.. Çünkü öğrenmeye başlıyorum. Geç, ama güç değil....

Her zaman kuracak bir düşümüz olsun!

Hiç yorum yok:

İzleyiciler