20110327

Kadınlık hissedilen bir şeymiş, yeni fark ettim. Uzun süre kendini kötü hissetmiş bir küçük kız çocuğu olmak kadın olmak değilmiş. Kadın olmak başka bir şeymiş..

20110325

Sen sonsuz aşkı "mücadele" sanıyordun. Sana kötü bile davransa o "sonsuz" olandı, olacak olandı. Sen sonsuz aşkı "var" sanıyordun.

Tac Mahal dedikleri yerin de "kıymetli" bir "cariyeye" adandığını unutma!

20110320

Bir pes edişin ta kendisi insanlık... Sevgileri bile gündelik artık. Sevişmeleri dakikaları geçmiyor. Bir yok oluşun ta kendisi insanlık... Sevgim bitti. Dünkü gibi.
"Eğer"i düşünmüş bulmuş adama el-fatiha.
"Keşke"yi bulmuş adama yazıklar olsun.
Bazı insanlar bazılarının hayatlarında salt "ben demiştim" ve "ben böyle olacağını biliyordum" demek için vardırlar. Bazıları "yapma-etme" demekten başka bir amaç taşımazlar. Bazıları da sadece paylaşmak için vardır. Kimiyle sadece eğlenirsiniz, eğlenmek için görüşürsünüz. Bazısını deli gibi sever ve daha da önemlisi sayarsınız, görüştüğünüz her ayrı zamanda bu hisleriniz yükselişe geçer, salt yazdığı mesajlarla bile başınız döner, cümlelerine bayılırsınız çünkü. Bazıları düşünmek için vardır, bazıları unutmak için. Bazısı size kek kahve ısmarlamak dışında bir şey ifade edemezler, bazıları köşebaşındaki köfteciden köfte almak dışında yokturlar. Bazıları günahlarınızı anlatmanız için vardır, bazıları sevaplarınızı övmek için.

Kısacası şu hayatta herkesin bir amacı ve bir görevi vardır.

20110307

gibidir.

Halbuki tüm rüyalar gerçekti... Her düşten biraz biraz: Her kabustan. Varlığını çığlık çığlığa haykıran ergen düşlerinden de çok uzak değil "hali vakti yerinde" tavırlarımız. Kimsenin de kimseden bir farkı yok aslında. Hiçkimsenin.

Herkesin burnu biraz biçimsiz. Herkesin ufak tefek zaafları var. Çizmeli diye kediliği mi bitmişti çizmeli kedinin? Çizgiler kahraman olmadı mı ekranlarda? Nesinde gerçeklik vardı masalların? İyi biten hikayelerin başlangıcı hep olmuş bitmiş zamanları anlatmıyor muydu? Hangimiz bağımsızdık günahlarımızdan? Ve inançsızlığın en dibine vurduğumuz anlarda bile vazgeçemediğimiz kötülük kokan cümlelerimizden?

"Ve özgürlük içimde...Kalbimde." Olsa da olmasa da uğruna ne yazılar yazılmış sevgiler, sevgililer için yazıyorum bunları ben de. İşlediğim her ayrı günah, söylediğim her yalan, gizlediğim her gerçek, aldattığım her ayrı insan, dedikodusunu yaptığım her ayrı kız ve erkek için yazıyorum. Beraber uyuduğum, kokusunu sevdiğim, beraber uyumadığım, kokusundan tiksindiğim her ayrı insan için. Beraber olmayı çok istediğim, beraber olduğum, beraber olmadığım, beraber olma ihtimalinden bile nefret ettiğim her ayrı insan için.

İçeriği artı on sekiz değil cümlelerimin. İtiraflarımın da. Yaşım artı on sekiz: Kendim değil.

Ruhuma çizik attıkları kadar var olanlaradır bu cümleler. Ruhuma bir çizikten daha fazlasını atamayanlaradır. Yaptığım her kötülüğün toplamıyım... Tüm iyiliklerimin toplamı. Kokusunu içine çekmediğim kitaplar kadar olabilmek için varım. Aslında her rüyanın gerçekliğini sezdiğim bu gecede tesadüf edip dinlediğim bir şarkıyı severek anıyorum gelmişleri ve geçmişleri.

Sonsuza dek özlenecek yegane insan mı? Dün gece rüyamda, tam alnının ortasından deldim onu kurşunla. Tek kurşunla.

Ama yürüyüp gitti. Evet alnı delikti. Ama yürüyüp gitti. Yanımdan geçip, gitti.

"Cihan öldü. Onu ben öldürdüm."

20110301

Bir süredir yoktunuz... Hoş mu oldu dönmeniz?

Halbuki unutmuştuk, teninizdeki dokuyu, dokunurkenki hazzı, hafif hafif burna çarpan kokuyu, o kokuyu içe çekerken duyulan aşkı.

Ve şimdi hatırladığımız hiçbir doku, hiçbir haz.. Hiçbir koku ve hiçbir aşkta yoktunuz... Öyleyse, geri dönmeniz neden? Unutulmanın dokunması mı?

Ve fakat, yokluğunuzdan öğrendiklerimizi sorsanız, geceler gecelerce susmayız. Susmayız biz, siz susarsınız. Son cümleyi alır, eğer büker, kendi bedeninizi iki avuç içinizden aldığınız destekle o cümlenin üstüne çekersiniz. İzin vermiştik size, bizi dinlemeniz için, bizi anlamaya çalışın diye. Size izin veren bizdik, belki bizim olmanızı bile düşünebilirdik. Düşündüklerimiz aptalcaydı; ama sizinkiler de aptalcaydılar. Bizim sizin olmamıza siz mi izin verdiniz?

Aptal olmayın.. Bütün yollar size çıkamaz her zaman. Bazı adı unutulmuş sokak aralarından ayak izinizi süpürmüş olanları suçlamayın. Evet, bir merdivende öpmüşlüğünüzle yaşıyor gibiydim, o merdiven yerinde duruyor: Üstünde iki aptal "aşık" mı var şimdi?

Yo.

Ve yaşıyor muyum? Saçmalayarak, eğlenerek, severek.

Yaşıyorum, bir ağaç gibi tek ve hür... Evet evet, cümleyi siz tamamlayın.. Gene.

Çünkü sizli bizli konuşmalardan sıkıldım.

İzleyiciler