HA-HA-HA ...
20110629
Vedalar hiç bitmez.
Genelde yalandan kimse ölmüyor; fakat her şeyin zıddı ile var oluşu, her şeyi tamamiyle zıddıyla algılayabilmemiz gerektiği manasına mı geliyor? Kısacası, yalandan kimse ölmüyorsa, gerçekten herkes ölüyor mu demeliyiz? Daha da önemlisi, bu "gerçekten ölme zorunluluğu" asli bir zorunluluk mudur?
Ama ölmek gelmiyor içimden.
Demek ki gerçek hep öldürmüyor.
Çünkü, bir defa daha herkesin kendi yoluna giderken, bazen vedaların da es geçildiği bir dünyadayım. Görüldüğünde gözüne tek bir öpücüğün, burnuna tek bir kokunun gelmediği bir eski sevgilinin, ardılındaki sevgilinin de eskileşebileceğini öğretebilmesinden daha büyük bir faydasının olmadığını dikkate alırsak; evet efendim, her sevgililik sona erecektir. Er ya da geç ve öyle veya böyle.
Çünkü zaten hiç başlatılamamış bir şeyin sona ermesi olgusu komiklikten başka bir şey değildir.
20110604
Kısa yoldan para kazanıldığı, çabucak zayıflanıldığı, hızlandırılarak dil öğrenildiği gibi, seksen sayfada depresyondan kurtulabilen insanlar var şu hayatta.
Onlardan mı olmak gerekiyordu bilmiyorum.
Ama milyar verip annemi affederek mutlu olacaksam, ben buna güler geçerim. Adımı hesap numarasından başka bir şeyle alakalı görmeyen adamın teki mi kurtaracak beni kendimden?
Gelin ben bedavaya yapayım.
Valla bak.
20110601
Bir haftadır uyuyamıyorum. Umrum değil.
Bir gece stresten burnumun isyan edip bayıltana kadar kanadığını hatırladım. Yanımdakini uyandırıp kollarında bayılmıştım. Ne kadar da korkmuştu... Ne kadar da mutlu olmuştum korktuğunda. Belki değişir demiştim.
Hatalı değil ki kimse. Belki benim acele etmem dışında ben de değilimdir.
Özlemek hissini bünyemden tamamen atmak için ne yapmam gerek bilmiyorum. Ama ciğerim söküldü, beynim patladı gözlerim işlevini yitirmekte. Tutuyorum kendimi... Tutuyorum. Tutacağım.
"Dünya tam da olması gerektiği gibi. Kendisini kurtarmayanı kimse kurtarmaz."
Hadi ..
Hadi..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)