Şimdiiii,
Benim bazı sorumlulukları rafa kaldırıp tozla süsleme alışkanlığı edinmem başta olmak üzere tüm üniversite öğrenciliği hayatım sorgulansa, sanırım elde avuçta gene bir iki güzel şey kalacaktır. Gazi'nin iç sömürücülüğü, gençlik öldürücülüğü, ümitsizleştirip standartlaştırıcılığı, yaratıcılığı sıfırlayıcılı ve sorgulayan beyinleri kurşunlayıcılığı hemen her arkadaşım gibi beni de tesiri altına aldı kabul ediyorum. Geç kaldım onun da farkındayım, yazık ettim senelere.
Gene de yapamıyorum, hadi okul bitti biz hemen hayata atılalım mantığında olanlara dönüp, zaten yaşadığımız şeyin adının "hayat" olup olmadığını sormak istiyorum. "Eller havaya, baba parasıyla dünyayı tüketiyoruz biz.." diyen biri olmadım ki ben bu yaşıma kadar zaten. Dokuz on saat ayakta kalıp yirmi lira da kazandım bir sene.
Şimdi sırf herkes öyle yapıyor diye kpss'ye mi gireyim? Söz dinleyen sevgili olup kendimi yola çıkmaktan mı alıkoyayım? Acı dolu zamanlarımı yaşanmamış ve onlardan hiç ders almamış gibi, büyüklerimizi memnun etmek için ayakları yere sağlam basan aşklara konu olup kırmızı kuşak mı kuşanayım? Televizyon kanallarıyla anlam kazanıp sanatı mı yadsıyayım? Kendimdeki potansiyeli hiç keşfetmeden, düşünmeyi bir kenara bırakarak salt "yük olmayayım" diye bu yaşımda hayatı mı bırakayım?
Hayata atılmaktan anladıkları bu mu cidden?
Para merkezli bir düzen kurmakta sıkıntı yok, herkes çalışarak para kazanabilir, bazısı çalışmadan da kazanabilir. Ama ben vazgeçmeyeceğim cümlelerimden, düşlerimden, düşünmelerimden, hüzünlerimden, şarkılarımdan, kitaplarımdan, tartışmalarımdan, eylemlerimden, dostlarımdan, inanışlarımdan... özgürlüğümden.
Mezun olunca ne yapacağım mı? Sen mezun olduğunda ne yaptın?
Ben mezun olduğumda, mezun olduğunda ne yapacaksın diye sormayacağım.